28 Mart 2012 Çarşamba

Kardes Vatan AZERBAYCAN / Gerçekleri / Türküleri

Kardeş vatan Azerbaycan Türküleri , 
Dökülen her nota ,her söz, bir ağıt 
Türküler de milletleri gibiler 
Kardeş vatan türkülerinde keder dolu sesler..!!!


1918
1992
Bu sayılar bilmeyenler için sadece bir yıldan ibaretken
Azerbaycan için göz yaşı ile hatırlanacak 2 tarihtir.
Beni de en az kardeşlerimiz kadar yaralayan...


Karabağ sorunu ve hocalı katliamından bahsediyorum.
Bizler bu tarihleri hiç unutmadık..
Unutmayacağız ve asla unutturmayacağız.
Bu olaylar Ermenilerin, ikincil amaçlarını gerçekleştirebilmek için ortaya attığı sözde soykırımın, intikamı olarak adlandırdıkları  insanlık dışı vahşiliklerdir ve binlerce kadın çocuk ve masum insan  ahlaksızca,işkence edilerek,yakılarak,süngüden geçirilerek şehit edilmiştir.



Karabağ hareketi içerisindeki önemli isimlerden biri olan Zori Balayan ise Ruhumuzun Canlanması adlı kitabında o dönemde Azerbaycan Türklerine karşı işlenmiş olan soykırım suçundan şöyle bahsetmektedir:

Biz arkadaşımız Haçatur'la ele geçirdiğimiz eve girerken askerlerimiz 13 yaşında bir Türk çocuğunu pencereye çivilemişlerdi. Türk çocuğunun bağırış çağırışları çok duyulmasın diye, Haçatur çocuğun annesinin kesilmiş memesini çocuğun ağzına soktu. Daha sonra bu 13 yaşındaki Türke onların atalarının bizim çocuklara yaptıklarını yaptım. Başından, sinesinden ve karnından derisini soydum. Saate baktım, Türk çocuğu yedi dakika sonra kan kaybından öldü. İlk mesleğim hekimlik olduğuna göre hümanist idim, bunun için de Türk çocuğuna yaptığım bu işkencelerden dolayı kendimi rahatsız hissetmedim. Ama ruhum halkımın yüzde birinin bile intikamını aldığım için sevinçten gururlanırdı. Haçatur daha sonra ölmüş Türk çocuğunun cesedini parça parça doğradı ve bu Türkle aynı kökten olan köpeklere attı. Akşam aynı şeyi üç Türk çocuğuna daha yaptık. Ben bir Ermeni vatansever olarak görevimi yerine getirdim. Haçatur da çok terlemişti, ama ben onun gözlerinde ve diğer askerlerimizin gözlerinde intikam ve güçlü hümanizmin mücadelesini gördüm. Ertesi gün biz kiliseye giderek 1915'te ölenlerimiz ve ruhumuzun dün gördüğü kirden temizlenmesi için dua ettik. Ancak biz Hocalı'yı ve vatanımızın bir parçasını işgal eden 30 bin kişilik pislikten temizlemeyi başardık.

İşte insanlık dışı bu işkencelerden  böyle bir dille büyük bir keyif alınarak bahsedilmiş ve övünülerek kitaplara dahi basılmıştır..Ermeni gerçeği sadece yazılı basında yer almakla kalmamış bir çok devlet adamı da bu milletin aslını açıkça ifade etmiştir.

İngiltere’nin devlet adamı Lord Curzon, Avam Kamarası’nda verdiği bir nutukta şöyle konuşmuştur."Bana öyle geliyor ki, siz Ermenileri, 7-8 yaşında pek masum ve temiz bir kız çocuğu gibi görüyor ve öyle sanıyorsunuz! Ama bunda pek yanılıyorsunuz! Zira Ermeniler, özellikle son hareketlerindeki vahşetle, ne ölçüde kan dökücü, vahşi bir millet olduklarını bizzat kendileri ispat etmişlerdir.

Fakat Tüm bu sözleri söyleyen ve ermeni gerçeğine açıkça tanık olmuş bu ve benzer devlet adamları,bu gerçeklere rağmen ,iğrenç emellerine ulaşmak isteyen insanlık yoksunu bu aşşağlık milletle danışıklı dövüş yapmış, Ülkemiz üzerindeki menfaatleri için bu acı katliama seyirci kalmışlardır. hatta bu sahte soykırım iddialarına çanak tutarak yasal olarak bile tanımışlardır.

İşte Ermeni soykırımı diye bas bas bağıran bu devletler.Binlerce  masum insanın öldürüldüğü bu olaylara siyası çıkarları için kulak tıkamış, kör olmuştur. Hala İnsanlıktan bahsedip, insan haklarının arkasına saklanan bu devletler ,ülkemiz için İçten içe böl parçala yok et planları yapan asıl suçlulardır..!!


Kimse bunları göremeyecek kadar salak değil ..
Fakat zaman zaman hatırlamayacak kadar duyarsız olabiliyor..
Lütfen bir Türk olarak kardeş vatanı ve Milletimize yapılan bu vahşeti asla unutmayalım ve Unutturmayalım..!!!






Kardeş Vatan Türküleri




21 Mart 2012 Çarşamba

Simurg / Zümrüdü Anka / Rivayete göre..??


Zümrüdü anka kuşu, diğer bir adı ile Simurg. Adı uzun boynu veya boynundaki beyaz halkadan gelir.Ömrünün sonuna gelınce bahar ağacı yapraklarından yaptığı yuvasını ateşe verip kendini yakarak ölür ve küllerinden doğarak yeniden dünyaya gelir. Genelde kuş olarak tasvir edilir.Simurg’ un yeri Kafdağıdır. Hem ruhun ölmezliğinin hem de yeni yılın simgesi olarak da düşünülür.

Rivayet olunur ki ; Kuşların hükümdarı olan Simurg Anka, Bilgi Ağacı'nın dallarında yaşar ve her şeyi bilirmiş...Kuşlar Simurg'a inanır ve onun kendilerini kurtaracağını düşünürmüş. Kuşlar dünyasında her şey ters gittikçe onlar da Simurg'u bekler dururlarmış. 

Ne var ki, Simurg ortada görünmedikçe kuşkulanır olmuşlar ve sonunda umudu kesmişler.Derken bir gün uzak bir ülkede bir kuş sürüsü Simurg'un kanadından bir tüy bulmuş. Simurg'un var olduğunu anlayan dünyadaki tüm kuşlar toplanmışlar ve hep birlikte Simurg'un huzuruna gidip yardım istemeye karar vermişler.Ancak Simurg'un yuvası, etekleri bulutların üzerinde olan Kaf Dağı'nın tepesindeymiş. Oraya varmak için yedi dipsiz vadiyi aşmak gerekirmiş.

Kuşlar, hep birlikte göğe doğru uçmaya başlamışlar. Yorulanlar ve düşenler olmuş.Önce Bülbül geri dönmüş, güle olan aşkını hatırlayıp;papağan o güzelim tüylerini bahane etmiş(oysa tüyleri yüzünden kafese kapatılırmış).Kartal; yükseklerdeki krallığını bırakamamış;baykuş yıkıntılarını özlemiş,balıkçıl kuşu bataklığını...Yedi vadi üzerinden uçtukça sayıları gittikçe azalmış.Ve nihayet beş vadiden geçtikten sonra gelen Altıncı Vadi "şaşkınlık" ve sonuncusu Yedinci Vadi "yokoluş"ta bütün kuşlar umutlarını yitirmiş... Kaf Dağı'na vardıklarında geriye otuz kuş kalmış.Simurg'un yuvasını bulunca ögrenmişler ki;


"SİMURG ANKA - Otuz Kuş" demekmiş.

Onların hepsi Simurg'muş. Her biri de Simurg..

Simurg ; Anka'yı beklemekten vazgeçerek, şaşkınlık ve yokoluşu da yaşadıktan sonra bile uçmayı sürdürerek, kendi küllerinden yeniden doğmakmış...


Aslında Kartallar / Daha fazlası..


Kartallar kuşlar arsında en uzun yaşayanlardandır. 70 yaşına kadar yaşayan kartallar vardır. Ancak bu yaşa ulaşmak isteyen kartalın 40 yaşlarında çok ciddi ve zor bir karar vermesi gerekir. Çünkü bu yaşlarda kartalın gagası uzunlaşıp göğsüne doğru kıvrılır, pençeleri sertleşir, kanatları ağırlaşır ve tüyleri kartlaşır. Avlanması, uçması sorun olmaya başlar, çünkü güçten düşer. Dolayısıyla kartal ya ölümü seçecektir ya da yeniden doğuşu..

Bazıları kendini ölüme terkeder,bazıları da değişmeyi seçer. yeniden doğuşu seçenler dağın tepesinde kayalıklarda bir yuvaya çekilir. Gagasını sert kayaya vura vura söker ve bir süre yeni gagasının çıkmasını bekler. Gagası çıkınca , yeni gagasıyla pençelerini söker. Yeni penceleri çıkıncada onlarla kartlaşmış tüylerini yolar. Bu değişim süreci aşağı yukarı beş ay sürer.


Tanıdık geliyor insana..

Bir kartal hikayesinden fazlası var..





20 Mart 2012 Salı

Gerçek bir Kısa film / Hala yürüyemeyecek misin?

Kısa filmler sadece film setlerinden çıkmıyor.
Hayatın her anı gebe.Görebilene..

Benim hayatımdan bir tanesini paylaşmak istedim.

Bi yaz günü işten çıktım.
Yürüyorum.
O gün depresyonun sınırlarını zorladığım günlerden biri.
Hiç bir şeye inancım olmayan bir gün.
Yorgunum.
Yürüyemeyecek kadar yorgun hissediyorum.
Bir insan bütün iç organlarının acı ile birbirine vurduğunu hissedebilir mi?
Acı damarlarımda akıyor sanki.
Yaşamamış olsam 
Bir ruh halinin bedeni bu kadar etkileyebileceğine inanmazdım.
Ama oluyormuş..

O gün..
Hangi gün olduğu önemsizdi.
Pazartesi yada cuma ne fark ederdi?
Öylesine bi gündü işte..
Sadece işten çıkıp,şehiriçine binip eve gidebilecek kadar iyiydim.
Eve gidip uyumak,tüm isteğim buydu.

Karşı kaldırıma geçtim.
Durakta oturdum,araç bekliyorum.
Şehiriçinin numaralarına bakıyorum.
İçimdende bi an önce gelse diye söyleniyorum.
O saniye gözüm kaldırımda yürüyen yaşlı bir adama takıldı.
Bir bacağı diğerine göre kısaydı.
Aksıyordu.kamburdu üstelik iki büklüme yakın,
Başı kocamandı.yüzünden korkmuştum.
Sonra dedim ki kendime.
Bu adam nasıl yaşayabiliyor?
Önümden geçip gidene kadar izledim onu.
Tüm bu düşünceler film şeridi.
Sonra
Tekrar kafamı çeviriyorum.
Şehiriçi numaralarına bakıyorum allak bullağım.
Saniyeler oynuyor aradan..
O an bi adam daha görüyorum.
3 tekerlekli bir motor üzerinde..
Motorun arkasında sele var.
İçerisinde topladığı çöp ve kağıtlar..
Ön sele de ise koca bir buket çiçek.
Gözlerimi biraz aşağı çevirdiğimde ise kendimden utanmama sebep bir şey görüyorum.
Adamın İki bacağı dizlerinin üzerinden kesik.!!

Yerin dibine geçiyorum..
Sonra
Bak diyorum..
Eve yürüyemeyecektin değil mi?
Bak insanlar ne şekilde hayatlarını sürdürüyor.
Bacakları olmayanlar yaşam için savaş veriyor.
Sen sahip olduğun onca şey varken
Hala yürüyemeyecek kadar yorgun ve acı çektiğinden bahsediyorsun.
Nasıl yaşayacağım şimdi diyorsun..
Kendinden utan diyorum...
Ve
Ayağa kalkıyorum
Yürümeye başlıyorum.
Yol boyunca o iki adam aklımda..
Film şeridi gibi geçiyorlar gözümün önünden..
Defalarca..

Şimdi çok zaman geçti üzerinden
Ama
Onları hiç unutmadım.

O gün bu gündür 
Daha hiç Ben de acı çekiyorum demedim..!!

14 Mart 2012 Çarşamba

Alexander Rybak - "Europe's Skies" / "Funny Little World" :))

Alexander Rybak - "Europe's Skies"

Alexander Rybak - "Funny Little World"


Alexander Rybak 

Benim sevimli fıstığım :)) peri masalı şarkılar yapar..
Rengarenk boyar hayatımı her dinlediğimde...










12 Mart 2012 Pazartesi

Rachael Cantu - Blood Laughs - Gel de dinleme


Her dinlediğimde gözlerim kapanıyor istemsizce,
O andan koparıyor insanı
Zamanın boşluğunda asılı kalıyorsun
Sırt üstü yüzüyorsun sanki..
Başka hiç bir ses yok 
çıt yok
sen ,boşluk,sen,boşluk
yüzüyorsun / sırt üstü
Hani uykuyla uyanıklık arasında sayıklarsın ya
işte öyle eşlik ediyorsun şarkıya.

Hep bu his / çok seviyorum bu parçayı...


11 Mart 2012 Pazar

Harika planlarımız var / Hic bi seyimiz yok!!

Tanrıyı güldürmek istiyorsan ona planlarından bahset. "

Paramparça Aşklar ve Köpekler




Erkegin 0'su...............

Erkeğin orospusu da 10 orospuya bedel oluyor!!!!!!
Eveeeeeettttttt yanlış okumadınız...bugünkü konumuz bu sevgili okurlar ve hiç okuyamayacak olanlar..


Ben yazmaya utanmıyorum Yazdıranlar utansın!!


Yüzdeye vurup bi hesap yaparsak Erkek milletinin yüzde 80'inde var olan bi durumdan bahsetmek istedim.Arkadaşım bu erkek milleti doğası gereği olan bir olguyu hayat felsefesi haline çevirecek kadar basit düşünen yaratıklar ben buna artık kanaat getirdim..Kafamı kaldırıp bakıyorum bi neler olup bitiyor diye.Millet kurmuş planları nasıl ağıma birini düşürürüm,nasıl onu bunu götürürüm,nasıl çeşit yaparım diye dolanan tiplerle dolmuş ortalık...1 mevzu için 10 takla atan tipler bunlar.Tiksiniyorum yaaa,midemi bulandırıyorlar.Aynı ortamı geçtim aynı şehirde nefes almak bile rahatsızlık veriyor bana.Hayattan soğudum yaa.Tükendi arkadaşım tükendi insan gibi insanlar tükendi.
Güzel olan ne varsa tükendi...masumiyet,içtenlik,samimiyet,doğallık,harbilik,candanlık,efendilik,
duruluk namına bişey kalmadı anasını sattımın dünyasında..Sonrada derler neden tek başınasın.Bu boktan insan müsvettelerine harcıcak 1 dakikam bile yokta ondan...


Neyse konumuza dönelim
Birileri bilimde kültürde çığır açarken,üretmeye çalışırken,insan için ne varsa insanlığını kaybetmeden yaşarken,diğer malum yüzde 80'lik abazalar,yaş kemale erse bile hayattan nasibini almamış olarak doyumsuzluğu ile hayvanca salt tüketmek peşinde..


İnsanlık aya gitti geldi bu zihniyet hala kendi beyninden çıkamadı!!


Hıı bide günün konusu var.Erkeğin orospusu,10 orospuya bedel oluyormuş gerçekten de.tabii bu doyumsuz aç köpekler.kendini bi halt sanıp,orda burda hava yapan,1-2 karı kızın lafıyla egosu, g.tü tavan yapmış,hafiften para pul sahibi olup,adamım diye ortalıkta gezen tipler genelde.ukalalıkta sınır tanımazlar ama iş düşüp kalkmaya gelince mum olurlar.Görüntüye baksan adam sanarsın Amaaa onlar bildiğin kelimenin tam manası ile erkek orospusu !!! Hemde 10 orospuya bedel yırtıklıkta!!


Bunların hepsini toplayıp ıssız bi adaya bırakcaksın arkadaşım.Birbirlerine sarcaklar orada.sonrada burda derinnn bii Ooohhhhh çekceksin!!!!!!!


ALLAH ISLAH ETSİN DİYORUM ..!!! Dahada kafa patlatmıyorum...


Herkese anladığı dilden konuşmak lazım..Ben bu sefer yüzde 80lik dilimde anlasın diye böyle layık olan basit bir dil kullandım.Diğer yüzde 20lik dilimden üslup için özür diliyorum şimdiden.!!





8 Mart 2012 Perşembe

25 Şubat 2012 Cumartesi

Desen..

Bense;
bi balık sırtına çizilmiş 
bi desenden.
bi de senden 

bi desene,
bi de sensen.
Sen desenden 

başka bişiysin.


Siya Siyabend

23 Şubat 2012 Perşembe

Çocuk parmaklarım kalemi tutmayı ögrendikten sonra

Hep kısa kısa şeyler yazıyorum.
bir kaç kelime
Bir satır / bir cümle.
Açık seçik betimlemeleri sevemedim gitti.

Şiiri
Karikatürü
Fotoğrafları
seviyorum ben.

Bence;
Bir kare
Bir satır
Anlatabilmeli tüm öyküyü.
Herkes anlamamalı üstelik,
Bakmasını bilen görmeli...

Derin olmalı..
Yüksek olmalı..
Nefesin kesilmeli
Dizlerin titremeli
bi uçurum kenarı olmalı.

Bi kareye baktığında donup kalmalısın.
İnanamamalısın.
Nasıl böyle anlatabilir demelisin..

Uzun uzun cümleler kurmamalı bir şiir
Bir kaç kelime,
Çelme takmalı aklına...
Karışmalı aklın
Tüm eksik kelimeleri
Kendi hayatından bulup getirmeli
Ve yerlerine koyduğunda
Sana ait olan anlamını bulabilmelisin..

Şiirlere olan tutkum buradan geliyor..
Yazmaya başladığımda
İlkokuldaydım.
Çocuk parmaklarım
Kalemi tutmayı öğrendikten sonra
En çok şiiri sevdi.
Çocukluk bu ya
Tüm şiirlerimi kalemliğimde biriktirirdim.
Sınıf arkadaşlarım gizlice okuyup yerine koyarlardı.
Gördüğümü çaktırmazdım.
Yakalardım hep.
O zamanlar gör şamatayı :)

Boyumdan büyük şiirlerdi hepsi.
1-2 derken çoğalıp gittiler.
Peki neredeler?
Aklımda hayal meyal hatırladığım
Bir kaç cümleden başka hiç bir şey yok..

Yazdığım şiirlere dönüşmeye başladığımı farkedince vazgeçmiştim
Yazmaktan da,yazdıklarımdan da
Bir kalemlik şiir
Bir kurutulmuş karanfil ile beraber
Bir akşamüstü
Külleri birbirine karıştı hepsinin.

Şimdilerde tekrar yazmaya yeni yeni başladım..
Yazdıkça da ne kadar çok özlediğimi daha iyi anlıyorum.

Yıllardır görmediğin bir dosta sarılmak gibi tıpkı....

P.


22 Şubat 2012 Çarşamba

Ölümcül sözler / Pinhani


Durup düşünmeye zamanın olur mu ? 
Yitirmeden anlamaz insan 
Sevdiklerin yolun sonunda 
Sarıl her fırsatında o insana 
Arkasından ağlayan olma 
Geri getirmez çok ağlasan da 

Durur, durur belki baş ucunda 
Annen baban kendi çapında 
Abin bile 47 yaşında 
Ömür, ömür sanki bir kara kutuymuş 
Gün gelince herkesin açılmış, 
Ama sorarsan hep geç kalınmış 

Güzel günlerimizin bittiğini sanma 
Belki bir daha böylesi olmaz 
Ama her bi gün güzel aslında 
Yakın durmanın zor olduğu ortada 
Uzak olmak her zaman en kolay, 
Ama en zoru yalnız olunca 

Uyur, uyur belki hep yanında 
İlk sevgilin kendi solunda 
Her hatıra asılı duvarında 
Ömür, ömür sanki bir kara kutuymuş 
Gün gelince herkesin açılmış 
Ama sorarsan hep geç kalınmış



Heyy sen okuyan!
ve ben

Cidden soruyorum.
Hala nasıl böyle yaşayabiliyoruz?

Sakın kendinize sormayın tamam mı bu soruyu.
Bende zaten birazdan unutucam.
Böle donuk,mat..
kalbimizin üzeri bir parmak toz.
yaşayıp tüketelim bu ömrü..
sonrada geberip gidelim..
Zaten bir kaç kere daha gelicez bu hayata..
rahat olun..












ilhan iREM / Sen söyle Üstadımm..

Sen söyle üstadım,dinlesin yeti yetme şarkıcı parçaları.
Söyle ki 
bugünden kopup 
dünün samimi ruhu
5 dk
olsun 
sarsın bizi




19 Şubat 2012 Pazar

BAZEN / ler Sinsilesi

Bazenler 
sinsilesi
Bazen şöyle 
bazen böyle..


Hayat bu ya..
İşte,
Oluyor bazen.
Bazen
sıkılıyorsun 
Ama çok..
Değil şehri
Ülkeyi terk etmek istiyorsun..
Ama1 adım bile atamıyorsun.


Bazense
Alıp başını gidiyorsun
Şehir şehir..
ama uzaklaşamıyorsun..


Bazen
öyle bir boşluğa asılıyorsun ki
Ruhunun ağırlığı 
Seni aşağı indirmeye yetmiyor..
Öylece orada kalıyorsun


Bazen
Çok kalabalık oluyor.
çeşit çeşit çok yüzler.
ama bir yüz etmiyorlar..


Bazen
uyanmak için bir amaç bulamıyorsun.
uyanmayı istemiyorsun..


Bazense
öyle çok sebebin oluyor ki
uyanmak için
uyuyamıyorsun bile..


Bazen
Ölüyorsun
Hep beden ölmez
bazende ruh ölüyor.
Bedenin yok oluşu belki bu kadar acıtmıyor.


Bazen
Herşeyin oluyor.
Ama her şey..
Ama hala bişey eksikmiş gibi hissediyorsun
Neden olduğunu çok iyi biliyorsun


Bazen 
Hep değil ama bazen
çok nadir
Yok denecek kadar az..
hayal ediyorsun
kısa
İşte o zamanlar
mutlu oluyorsun
bir kaç saniye


Bazen diye başlayan çok cümle oluyor insanın hayatında 
bazen
Bazen yazıyorsun
Bazen çok istesende yazamıyorsun
şairin dediği gibi 
bazı sözler karanlıkta söylenir
bazı sözler hiç bir zaman...


P.





17 Şubat 2012 Cuma

AMA



‎"Ama" 
kelimesinden önce söylediklerimizin hiçbir önemi yoktur.



Anlayabilen olur belki..


Kalp atışı durduktan sonra beyin 7 dakika daha çalışır, biliyor muydunuz? 

Yani, 6 dakika daha oynayabiliriz!!!!!


(Freddy Krueger)

4 Şubat 2012 Cumartesi

Tales from Earthsea / Gedo Senki / Goro Miyazaki


   Karanlık varsa aydınlığın
Ölüm varsa yaşamın
Özgürce uçabiliyorsa şahinin bir kıymeti olur. 

(Tales from Earthsea)

31 Ocak 2012 Salı

Asl..

"Son kuruşuna kadar harcamıyorsan,asıl mesele para değildir." 


(Charles Bukowski)





29 Ocak 2012 Pazar

Sarah blasko / En en sevdiklerim..

   

 Sarah Blasko "We Won't Run"




    Sarah Blasko - "All I Want"



    Sarah Blasko - "Down on Love "





26 Ocak 2012 Perşembe

Yalnız bir Ankara yolculuğuna daha 1 saat kala..



Yalnız yolculukları hiç sevmiyorum.
Hüzünlüdür/öyle hissettirir bana..
Otobüs hareket eder/yavaşça..
Geride bırakırsın bir şehri/camdan bakıp..
Belkide bu fikri sevmiyorumdur..



Edith Piaf / Louis Armstrong / La Vie En Rose

Edith Piaf- La Vie En Rose



Louis Armstrong - La vie en rose


Sonsuza 
dek 
dinlesem..

Mersin Balığı burcu :)

Kızılderili bilgelerin özgün yorumları ile mersin balığı burcu namı diyar aslan :)


Kızılderililer burçları belirlemek için 'Zodyak Kuşağı' yerine, kendi kültürlerine ait olan 'Şifa Çemberi'ni kullanmış, ve bir kişinin Şifa Çemberi'ne giriş zamanının, yani doğumunun, ona hangi özellikleri verdiğini belirleyerek bunları 12 burçta toplamışlardır.


23 Temmuz – 22 Ağustos
MERSİNBALIĞI
Uğurlu Taşı: Gröna Demir
Rengi: Kırmızı


“Gösterişli, bağımsız, sevilen, keskin görüşlü bir fırtına!”


• Soylu, görkemli düşünmeyi seven,
• Dost ama alaycı,
• Gerçek duygularını saklayan,
• Hassas nokta; Soğuk algınlığı, boğaz ağrısı, hazımsızlık,
• Çok cesur,
• Başkalarının kendilerine verdiği acıyı unutmayan,
• Başkalarına duygusal çözümler sağlamayı seven,
• Liderlik duyguları çok güçlü,
• Egemenlik kurmayı seven,
• Bazen kibirli,
• Çok zeki, uyanık ve hareketli,
• Çocuklarına karşı korumacı,
• Tükenmez bir güç kaynağı ve ruhsal derinlik,
• Çok sağlam bir korunma zırhı,
• Okumaya meraklı,
• Haksever, iyi niyetli bir yönetici,
• Hırçın davranışların altında yumuşak ve kırılgan bir yürek,
• Acılarını, dertlerini asla göstermeyen,
• Psikolojik ve fiziksel sıkıntıları kolayca çözümleyebilme yeteneği,
• Başka insanların üzerinde güçlü etkiler yaratan,
• Beklenmedik, hesapsız öfke patlamaları olan,
• İyi yürekli, duyarlı kişiler!


Diğer Kızılderili burçları : burada..!!

24 Ocak 2012 Salı

Kum ve Köpük 1926 - Halil CİBRAN

Kum ve Köpük 1926
Ruhumu 7 kez aşağıladım:
İlki, onu yükseklere ulaşmaktan kaçındığını gördüğüm zamandı;
İkincisi onu topalın önünde topallarken gördüğüm zamandı;
Üçüncüsü kolayla zor arasında seçim yapması gerekip de, kolayı seçtiği zamandı;
Dördüncüsü bir yanlış yaptığı ve kendini başkalarının yanlışlarıyla avuttuğu zamandı;
Beşincisi güçsüzlüğe sabrettiği ve sabrını güce yorduğu zamandı;
Altıncısı bir yüzün çirkinliğini hor gördüğü ve onun aslında kendi maskelerinden biri olduğunu anlamadığı zamandı;
Ve yedincisi bir övgü şarkısı söyleyip de, bunun bir erdem olduğunu sandığı zamandı.



Sözleri / bazıları


Yalnız açığa çıkan ışığı görebiliyorsan, Yalnız söylenen sesi duyabiliyorsan, Ne görebiliyorsun, Ne duyabiliyorsun.
İnsanlar arasındaki bir cenaze toreninin, Melekler arasında bir düğün şenligi olmadığını kim bilebilir ki?
Eğer kış,Baharı yüreğimde saklıyorum deseydi, ona kim inanırdı?
Biz sevinçlerimizi ve hüzünlerimizi onları yaşamadan çok önce tercih ederiz.
Kişinin hayal gücüyle, düşlerinin gerçekleşmesi arasındaki mesafe, yalnızca onun yoğun isteğiyle aşılabilir.
Neşeli yüreklerle birlikte neşeli şarkılar söyleyen kederli bir kalp ne kadar yücedir.
Bir elmanın yüreğinde gizlenen tohum görülmez bir elma bahçesidir. Ama bu tohum bir kayaya rastgelirse ondan hiçbir şey çıkmaz.
İnsanın hakikati, sana gösterdiğinde değil, gösteremediğindedir. Bundan ötürü onu tanımak istersen dediklerine değil, demediklerine kulak ver.
Yaşam kalbini okuyacak
bir şarkıcı bulamazsa,
aklını konusacak
bir filozof yaratır.
Yalnızca sevgi ve ölüm her şeyi değiştirebilir.



Halil CİBRAN
Kimdir?


Lübnan asıllı ABD'li felsefe yazan, romancı, mistik şair ve ressam. Arapça tam adı Cubran Halil Cubran olan yazar, 6 Ocak 1883'te Lübnan'da dünyaya geldi, 10 Nisan 1931'de New York'ta öldü. Arapça ve İngilizce yazdığı eserleriyle büyük etki yarattı.


İlköğrenimini Beyrut'ta gördükten sonra, 1895'te ailesiyle birlikte Boston'a göç etti. 1898'de Lübnan'a dönerek Maruni Kilisesi'ne bağlı Me'hadü'l-Hikme okuluna girdi. Burada yetkin bir Arapça öğrendi. 1903'te Boston'a dönüşünde Arap göçmenlerin gazetesi olan el-Mu-hacir'de deneme türündeki ilk edebî ürünleri yayımlandı. Bu sırada bütün yaşamı boyunca ona koruyuculuk eden Mary Haskell ile tanıştı. Resim bilgisini geliştirmek amacıyla 1908-1910 arasında Paris'te kaldı. 1912'de New York kentine yerleşti ve kendisini Arapça ve İngilizce edebî denemeler, öyküler yazmaya ve resim yapmaya verdi. Suriye ve Lübnan'dan gelen diğer göçmenlerle birlikte er-Rabıtatü'l-Kalemiye adlı etkili bir edebiyat kulübü kurdu. ABD'de ölmesine karşın, vasiyeti üzerine Lübnan'a götürülerek gömüldü. Burada anısına bir müze açıldı.


Cibran'ın edebî ürünleri ve resimleri görünüşte oldukça romantiktir, Kitab-ı Mukaddes, Nietzche ve William Blake'ten etkiler taşır ve lirizmle dolup taşar. Öncelikle aşk, ölüm, doğa ve yurt özlemi gibi konuları işlediği her iki dildeki eserleri onun dinsel ve mistik iç dünyasını yansıtır.

23 Ocak 2012 Pazartesi

Yannis Ritsos'tan sevdiğim seçmeler..

SON İSTEK
Şiire, aşka ve ölüme inanıyorum, diyor
işte bu yüzden ölümsüzlüğe de inanıyorum.
Bir dize yazıyorum, dünyayı yazıyorum; ben varım; dünya var.
Bir ırmak akıyor serçe parmağının ucundan.
Yedi kere bu ırmak gökyüzünün mavisi. Yeniden
ilk gerçek oluyor bu arılık, bu benim son dileğim.


GÖRÜLMEMİŞ BİR ÇİÇEK AÇMA


Haykırmak istiyordu. 
Daha fazla dayanamayacaktı.
Sesini duyabilecek kimse yoktu orada.
Kimse duymak istemiyordu. 
Kendisi de korkuyordu sesinden. 
içinde boğuyordu sesini.
Patlamak üzereydi susuşu. 
Birden, havaya uçtu gövdesinin parçaları.
Özenle, sessizce toplayacaktı bu parçaları. 
Hepsini bir bir yerlerine yerleştirecekti delikleri kapamak için. 
Ve rasgele bir gelincik, bir sarı zambak bulursa, onları da toplayacak.
Kendisinin bir parçasıymış gibi gövdesine yapıştıracaktı.  
Böyleydi, delik deşik, görülmemiş bir şekilde çiçek açıyordu işte.


NERDEYSE EKSİKSİZ

Biliyorsun, ölüm diye bir şey yok, diyor adam kadına.
Biliyorum, evet, artık öldüğüme göre, diyor kadın.
İki gömleğin de ütülendi, çekmecede,
sadece küçücük bir gül benim özlediğim.


BELKİ BİR GÜN

Sana bu pembe bulutları göstermek istiyorum gecede. 
Ama görmüyorsun. Gece olmuş -insan neyi görebilir ki? 

Artık senin gözlerinle görmekten öte bir seçeneğim yok, 
diyor, 
demek ki yalnız değilim, yalnız değilsin. Gerçekten de 
bir şey yok sana gösterdiğim yerde. 

Sadece bir araya gelmiş yıldızlar, yorgun, 
bir kır eğlencesinden kamyonla dönen insanlar gibi, 
hayal kırıklığına uğramış, aç, hiç biri türkü söylemeyen, 
terli avuçlarında ezik yaban çiçekleri. 

Ama ben direteceğim, diyor, görmekte ve sana göstermekte 
çünkü sen görmezsen, sanki ben de görmemiş olacağım- 
hiç değilse senin gözlerinle görmemekte direteceğim- 
ve belki bir gün buluşacağız başka yönlerden gelip.


YANNİS RİTSOS

Kimdir?


Yannis Ritsos (1 Mayıs, 1909 - 11 Kasım, 1990) Yunan şair.

Peloponez yarımadasında Monemvasia'da doğdu. Ritsos liseyi bitirdikten sonra, on yedi yaşında Atina'ya gitti. Daha sonra yüksek öğrenimden vazgeçti. 1927–1931 yıllarını verem hastalığı nedeniyle bir sanatoryumda geçirdi. İlk şiirlerini bu dönemde yayımlamaya başladı. 1931'te komünist gruplara katıldı, bu şiirinin doğrultusunu çizdi; ilk şiirlerinde burjuva karşıtı devrimci sanatçıların çizgisini izledi. Trakter (1934, Traktör) adlı, Sovyetler Birliği'nde sosyalist düzeni ele aldığı ve teknik temasını da Yunan şiirine sokan ilk kitabında, nihilizme karşı tavır aldı. Epitaphios (Yazıt-Mezar Yazıtı) (1936) adlı kitabı Atina'da Zeus tapınağında, faşist cunta yönetimi tarafından törenle yakıldı.

Şair, solcu siyasal görüşleri yüzünden Metaksas (Limnos, Agios Evstratios, Makronisos adaları) ve Papadopulos (Giaros ve Leros adaları) dönemlerinde Ege Adalarında sürgün olarak yaşadı. Ayışığı Sonatı (1956) adlı kitabıyla Ulusal Şiir Ödülü'nü, 1976'da Etna-Taormina Şiir Ödülünü ve pek çok uluslararası ödülü kazandı. Ritsos'un otuzdan çok kitabı yayınlanmıştır. Ritsos 1977 Lenin Uluslararası Barış Ödülü'nü almıştır.

Ritsos, metaforlarla örülü şiirlerinde, Yunanistan coğrafyasını arka plana alarak, yurtseverlik duygularını işledi. İnsanın günlük yaşamdaki durumuna yaklaşımı, nesnelere duyduğu ilgi, ayrıntıları bütün yalınlığıyla yansıttığı kısa şiirlerinde iyice belirginleşir.


22 Ocak 2012 Pazar

Farklı bir bakış açısı tabii..



Düzenim bozulur,hayatımın altı üstüne gelir diye endişe etme
Nereden bilebilirsin hayatının altının üstünden daha iyi olmayacağını?

(Şems-i Tebrizi)



Nasıl??


Günün birinde,birine şöyle diyebilmeyi istiyorum.
Bugüne kadar sensiz nasıl yaşayabildim?



21 Ocak 2012 Cumartesi

Bu gezegende..



YOK
Nefes alabilecek 1 m2 yer bile yok.
Diyojen'in gündüzleri eline bir fener alıp dürüstlüğü aradığı gibi arasam 
Bulur muyum acaba o bol oksijenli yeri ?
Ne o yer,ne de aradığım diğer insanı şeylerin bulunması,
 artık büyük şans bu gezegende..

maybe...