31 Ocak 2012 Salı

Asl..

"Son kuruşuna kadar harcamıyorsan,asıl mesele para değildir." 


(Charles Bukowski)





29 Ocak 2012 Pazar

Sarah blasko / En en sevdiklerim..

   

 Sarah Blasko "We Won't Run"




    Sarah Blasko - "All I Want"



    Sarah Blasko - "Down on Love "





26 Ocak 2012 Perşembe

Yalnız bir Ankara yolculuğuna daha 1 saat kala..



Yalnız yolculukları hiç sevmiyorum.
Hüzünlüdür/öyle hissettirir bana..
Otobüs hareket eder/yavaşça..
Geride bırakırsın bir şehri/camdan bakıp..
Belkide bu fikri sevmiyorumdur..



Edith Piaf / Louis Armstrong / La Vie En Rose

Edith Piaf- La Vie En Rose



Louis Armstrong - La vie en rose


Sonsuza 
dek 
dinlesem..

Mersin Balığı burcu :)

Kızılderili bilgelerin özgün yorumları ile mersin balığı burcu namı diyar aslan :)


Kızılderililer burçları belirlemek için 'Zodyak Kuşağı' yerine, kendi kültürlerine ait olan 'Şifa Çemberi'ni kullanmış, ve bir kişinin Şifa Çemberi'ne giriş zamanının, yani doğumunun, ona hangi özellikleri verdiğini belirleyerek bunları 12 burçta toplamışlardır.


23 Temmuz – 22 Ağustos
MERSİNBALIĞI
Uğurlu Taşı: Gröna Demir
Rengi: Kırmızı


“Gösterişli, bağımsız, sevilen, keskin görüşlü bir fırtına!”


• Soylu, görkemli düşünmeyi seven,
• Dost ama alaycı,
• Gerçek duygularını saklayan,
• Hassas nokta; Soğuk algınlığı, boğaz ağrısı, hazımsızlık,
• Çok cesur,
• Başkalarının kendilerine verdiği acıyı unutmayan,
• Başkalarına duygusal çözümler sağlamayı seven,
• Liderlik duyguları çok güçlü,
• Egemenlik kurmayı seven,
• Bazen kibirli,
• Çok zeki, uyanık ve hareketli,
• Çocuklarına karşı korumacı,
• Tükenmez bir güç kaynağı ve ruhsal derinlik,
• Çok sağlam bir korunma zırhı,
• Okumaya meraklı,
• Haksever, iyi niyetli bir yönetici,
• Hırçın davranışların altında yumuşak ve kırılgan bir yürek,
• Acılarını, dertlerini asla göstermeyen,
• Psikolojik ve fiziksel sıkıntıları kolayca çözümleyebilme yeteneği,
• Başka insanların üzerinde güçlü etkiler yaratan,
• Beklenmedik, hesapsız öfke patlamaları olan,
• İyi yürekli, duyarlı kişiler!


Diğer Kızılderili burçları : burada..!!

24 Ocak 2012 Salı

Kum ve Köpük 1926 - Halil CİBRAN

Kum ve Köpük 1926
Ruhumu 7 kez aşağıladım:
İlki, onu yükseklere ulaşmaktan kaçındığını gördüğüm zamandı;
İkincisi onu topalın önünde topallarken gördüğüm zamandı;
Üçüncüsü kolayla zor arasında seçim yapması gerekip de, kolayı seçtiği zamandı;
Dördüncüsü bir yanlış yaptığı ve kendini başkalarının yanlışlarıyla avuttuğu zamandı;
Beşincisi güçsüzlüğe sabrettiği ve sabrını güce yorduğu zamandı;
Altıncısı bir yüzün çirkinliğini hor gördüğü ve onun aslında kendi maskelerinden biri olduğunu anlamadığı zamandı;
Ve yedincisi bir övgü şarkısı söyleyip de, bunun bir erdem olduğunu sandığı zamandı.



Sözleri / bazıları


Yalnız açığa çıkan ışığı görebiliyorsan, Yalnız söylenen sesi duyabiliyorsan, Ne görebiliyorsun, Ne duyabiliyorsun.
İnsanlar arasındaki bir cenaze toreninin, Melekler arasında bir düğün şenligi olmadığını kim bilebilir ki?
Eğer kış,Baharı yüreğimde saklıyorum deseydi, ona kim inanırdı?
Biz sevinçlerimizi ve hüzünlerimizi onları yaşamadan çok önce tercih ederiz.
Kişinin hayal gücüyle, düşlerinin gerçekleşmesi arasındaki mesafe, yalnızca onun yoğun isteğiyle aşılabilir.
Neşeli yüreklerle birlikte neşeli şarkılar söyleyen kederli bir kalp ne kadar yücedir.
Bir elmanın yüreğinde gizlenen tohum görülmez bir elma bahçesidir. Ama bu tohum bir kayaya rastgelirse ondan hiçbir şey çıkmaz.
İnsanın hakikati, sana gösterdiğinde değil, gösteremediğindedir. Bundan ötürü onu tanımak istersen dediklerine değil, demediklerine kulak ver.
Yaşam kalbini okuyacak
bir şarkıcı bulamazsa,
aklını konusacak
bir filozof yaratır.
Yalnızca sevgi ve ölüm her şeyi değiştirebilir.



Halil CİBRAN
Kimdir?


Lübnan asıllı ABD'li felsefe yazan, romancı, mistik şair ve ressam. Arapça tam adı Cubran Halil Cubran olan yazar, 6 Ocak 1883'te Lübnan'da dünyaya geldi, 10 Nisan 1931'de New York'ta öldü. Arapça ve İngilizce yazdığı eserleriyle büyük etki yarattı.


İlköğrenimini Beyrut'ta gördükten sonra, 1895'te ailesiyle birlikte Boston'a göç etti. 1898'de Lübnan'a dönerek Maruni Kilisesi'ne bağlı Me'hadü'l-Hikme okuluna girdi. Burada yetkin bir Arapça öğrendi. 1903'te Boston'a dönüşünde Arap göçmenlerin gazetesi olan el-Mu-hacir'de deneme türündeki ilk edebî ürünleri yayımlandı. Bu sırada bütün yaşamı boyunca ona koruyuculuk eden Mary Haskell ile tanıştı. Resim bilgisini geliştirmek amacıyla 1908-1910 arasında Paris'te kaldı. 1912'de New York kentine yerleşti ve kendisini Arapça ve İngilizce edebî denemeler, öyküler yazmaya ve resim yapmaya verdi. Suriye ve Lübnan'dan gelen diğer göçmenlerle birlikte er-Rabıtatü'l-Kalemiye adlı etkili bir edebiyat kulübü kurdu. ABD'de ölmesine karşın, vasiyeti üzerine Lübnan'a götürülerek gömüldü. Burada anısına bir müze açıldı.


Cibran'ın edebî ürünleri ve resimleri görünüşte oldukça romantiktir, Kitab-ı Mukaddes, Nietzche ve William Blake'ten etkiler taşır ve lirizmle dolup taşar. Öncelikle aşk, ölüm, doğa ve yurt özlemi gibi konuları işlediği her iki dildeki eserleri onun dinsel ve mistik iç dünyasını yansıtır.

23 Ocak 2012 Pazartesi

Yannis Ritsos'tan sevdiğim seçmeler..

SON İSTEK
Şiire, aşka ve ölüme inanıyorum, diyor
işte bu yüzden ölümsüzlüğe de inanıyorum.
Bir dize yazıyorum, dünyayı yazıyorum; ben varım; dünya var.
Bir ırmak akıyor serçe parmağının ucundan.
Yedi kere bu ırmak gökyüzünün mavisi. Yeniden
ilk gerçek oluyor bu arılık, bu benim son dileğim.


GÖRÜLMEMİŞ BİR ÇİÇEK AÇMA


Haykırmak istiyordu. 
Daha fazla dayanamayacaktı.
Sesini duyabilecek kimse yoktu orada.
Kimse duymak istemiyordu. 
Kendisi de korkuyordu sesinden. 
içinde boğuyordu sesini.
Patlamak üzereydi susuşu. 
Birden, havaya uçtu gövdesinin parçaları.
Özenle, sessizce toplayacaktı bu parçaları. 
Hepsini bir bir yerlerine yerleştirecekti delikleri kapamak için. 
Ve rasgele bir gelincik, bir sarı zambak bulursa, onları da toplayacak.
Kendisinin bir parçasıymış gibi gövdesine yapıştıracaktı.  
Böyleydi, delik deşik, görülmemiş bir şekilde çiçek açıyordu işte.


NERDEYSE EKSİKSİZ

Biliyorsun, ölüm diye bir şey yok, diyor adam kadına.
Biliyorum, evet, artık öldüğüme göre, diyor kadın.
İki gömleğin de ütülendi, çekmecede,
sadece küçücük bir gül benim özlediğim.


BELKİ BİR GÜN

Sana bu pembe bulutları göstermek istiyorum gecede. 
Ama görmüyorsun. Gece olmuş -insan neyi görebilir ki? 

Artık senin gözlerinle görmekten öte bir seçeneğim yok, 
diyor, 
demek ki yalnız değilim, yalnız değilsin. Gerçekten de 
bir şey yok sana gösterdiğim yerde. 

Sadece bir araya gelmiş yıldızlar, yorgun, 
bir kır eğlencesinden kamyonla dönen insanlar gibi, 
hayal kırıklığına uğramış, aç, hiç biri türkü söylemeyen, 
terli avuçlarında ezik yaban çiçekleri. 

Ama ben direteceğim, diyor, görmekte ve sana göstermekte 
çünkü sen görmezsen, sanki ben de görmemiş olacağım- 
hiç değilse senin gözlerinle görmemekte direteceğim- 
ve belki bir gün buluşacağız başka yönlerden gelip.


YANNİS RİTSOS

Kimdir?


Yannis Ritsos (1 Mayıs, 1909 - 11 Kasım, 1990) Yunan şair.

Peloponez yarımadasında Monemvasia'da doğdu. Ritsos liseyi bitirdikten sonra, on yedi yaşında Atina'ya gitti. Daha sonra yüksek öğrenimden vazgeçti. 1927–1931 yıllarını verem hastalığı nedeniyle bir sanatoryumda geçirdi. İlk şiirlerini bu dönemde yayımlamaya başladı. 1931'te komünist gruplara katıldı, bu şiirinin doğrultusunu çizdi; ilk şiirlerinde burjuva karşıtı devrimci sanatçıların çizgisini izledi. Trakter (1934, Traktör) adlı, Sovyetler Birliği'nde sosyalist düzeni ele aldığı ve teknik temasını da Yunan şiirine sokan ilk kitabında, nihilizme karşı tavır aldı. Epitaphios (Yazıt-Mezar Yazıtı) (1936) adlı kitabı Atina'da Zeus tapınağında, faşist cunta yönetimi tarafından törenle yakıldı.

Şair, solcu siyasal görüşleri yüzünden Metaksas (Limnos, Agios Evstratios, Makronisos adaları) ve Papadopulos (Giaros ve Leros adaları) dönemlerinde Ege Adalarında sürgün olarak yaşadı. Ayışığı Sonatı (1956) adlı kitabıyla Ulusal Şiir Ödülü'nü, 1976'da Etna-Taormina Şiir Ödülünü ve pek çok uluslararası ödülü kazandı. Ritsos'un otuzdan çok kitabı yayınlanmıştır. Ritsos 1977 Lenin Uluslararası Barış Ödülü'nü almıştır.

Ritsos, metaforlarla örülü şiirlerinde, Yunanistan coğrafyasını arka plana alarak, yurtseverlik duygularını işledi. İnsanın günlük yaşamdaki durumuna yaklaşımı, nesnelere duyduğu ilgi, ayrıntıları bütün yalınlığıyla yansıttığı kısa şiirlerinde iyice belirginleşir.


22 Ocak 2012 Pazar

Farklı bir bakış açısı tabii..



Düzenim bozulur,hayatımın altı üstüne gelir diye endişe etme
Nereden bilebilirsin hayatının altının üstünden daha iyi olmayacağını?

(Şems-i Tebrizi)



Nasıl??


Günün birinde,birine şöyle diyebilmeyi istiyorum.
Bugüne kadar sensiz nasıl yaşayabildim?



21 Ocak 2012 Cumartesi

Bu gezegende..



YOK
Nefes alabilecek 1 m2 yer bile yok.
Diyojen'in gündüzleri eline bir fener alıp dürüstlüğü aradığı gibi arasam 
Bulur muyum acaba o bol oksijenli yeri ?
Ne o yer,ne de aradığım diğer insanı şeylerin bulunması,
 artık büyük şans bu gezegende..

maybe...




19 Ocak 2012 Perşembe

Ruh yok!


Hava siyah renk yok
Karanlıkta ses yok
Kalabalık ruh yok

(çürük oda)


15 Ocak 2012 Pazar

KOALA VE BABANNEM :)

Canım babaannemle süper dialog :D

Belgesel izliyoruz koalaları anlatan bir belgesel.tabi benim babaannecim daha önce görmediğinden dikkatli dikkatli bakıyor :D

Babanannem : bu mahlık nasıl bi mahlıkatmış pelin (şiveli) :D

ben : babanne bu Türkiyede pek yok yabancı ülkelerde var 

Babanannem : ayının yavrısı benzer bu :D

ben : onun gibi bişey babanne 

Babanannem : ayı değil bu yaa maymın benzer bu ağaca çıkıyo baksana :D

ben : (nasıl anlatacağımı bilememişliğin çarpılması içerisinde) babanne bu tembel bi hayvan okaliptüs ağaçlarını çok seviyor,yavru ayı kadar ufak,maymun gibi ağaçtan ağaca dolaşıyor :D

Babanannem :nasıl mahlıklar varyaa hiç önceden böle bi mahlık görmediydim :D

ben : alim mi sana babanne bakarsın bahçede okaliptüste var :D

Babanannem : ya a (hayır mahiyetinde ) çocum ben bakamam ona ayımı maymın mı belli değil :D :D


CANIMMM BABANNEME SEVGİLER :)



9 Ocak 2012 Pazartesi

8 Ocak 2012 Pazar

Adam söylemişşş / CHE


Kimse sana özgürlük veremez.
Kimse sana eşitlik veya adalet yada başka bir şey veremez.
Eğer adamsan kendin alırsın... 
(Che)


Yeter!

Kendimden taşıyorum yine.Herkesin derdi herkes olur..Benim derdim kendimle..

Tekrar..



Uzun zaman oldu..unutmuş olabilir miyim?Bu ruhla hiç sanmam!
Dedim ya uzun zaman oldu yazmayalı.
Yazdığım şiirlere dönüşmeye başladığımı fark edince bırakmıştım.
Tekrar ??


Bir filmde izlemiştim çocuk ,yaşlı kadına " eğer kalbini tekrar kullanmayacaksan,taşımanın da bir anlamı yok" demişti.etkilemişti beni.


Belki tekrar yazmalıyım.. bir kaç söz,bir kaç şiir ,karalamalıyım.
Epey dinlendim dimi ama :))





5 Ocak 2012 Perşembe

Ahh Halil Sezai ahhhh :))



Bu melankolik sesle neden böyle şarkılar söyledin
Halil Sezai??
Dinleyenlere hiç mi acımadın? :) 
Bunca insanın ruh sağlığı ne olacak şimdi :) 


2 Ocak 2012 Pazartesi

Babil’de Ölüm İstanbul’da Aşk /




Gök kubbenin altında insanın ruhunu soyan kötülükler ve giyindiren aşklar adına...
Doğu Ak ejder yılında başladı yirmi üç bin yıllık gizem...
Uzayın sonsuzluğuna açılan kapıyı keşfe çıkmış bilge rahipler, uğruna topluca can verdikleri bir sırrın, binlerce yıl sonra, bir şair tarafından aşkın derin katmanlarına saklanarak korunacağını bilselerdi... 
Siruş başlıklı murassa hançerin kabzasına parmak izlerini bırakanlar, daha avuçlarının sıcaklığı gitmeden hançer kınında kan biriktiğini bilselerdi... 
Bağdat, İstanbul, Roma, Paris ve diğerleri; kıyılarına vuran yeni aşkın, bütün eski tarihlerini dolduracak yoğunlukta olduğunu bilselerdi... 
Bilgeler, katiller, asiller ve sevgililer; ellerinde tuttukları kitabın alev almaya hazır bir aşk külçesine dönüşmek üzere olduğunu bilselerdi... 
Şair, ipeksi dizeleri arasına hayaller gibi sakladığı şifrelerin hoyrat ellerde ihtirasla parçalandığını, sonsuzluk şarabına kadeh yaptığı gelincik yapraklarının kinle dağıtıldığını bilseydi... 
Ve şimdi kim bilebilir neler olacağını,
Babil uyandığı zaman?

İşimiz var şimdi biraz...

Bir sürü kitap alıyoruz. Bir gün okurum diye.
Bir sürü söz... Bir gün söylerim…
Bir sürü susuyoruz. Uzun süre.
Sürü ile alıyoruz, almak da yetiyor, kullanmasak da olur, evde bulunsun işte canım diye.
Elde edilesi kadar mutluluklarımız.
Ruhu doyurmak mı? Gelecekte yaşıyoruz.
Seneye hallederim…
Facebookta sayfalar biriktiriyoruz. Beğen… Bir gün bakarım..
Raflarda kitaplar birikti. Sanalda “beğenmek” le kültür-sanat yaptık.
Ruhumuz mu mutsuz?

Yarın bakarız ona da. İşimiz var şimdi biraz!!


1 Ocak 2012 Pazar